TTB Lideri Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancıdan tabiplere mektup: Bu topraklarda insanca yaşamaya, haklarımızı almaya yemin ettik

TTB Merkez Kurulu Lideri Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı doktorlara yönelik yaptığı davette “Kararlıyız, bu topraklarda insanca yaşamaya, haklarımızı almaya yemin ettik. Biz yeminlerinden dönmeyenleriz!” dedi.

Türkiye Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Kurulu Lideri Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, doktorlara yönelik mektup yayımladı. Fincancı, “Daha güçlüyüz, zira 15 Aralık’ta birlikte olduğumuzda sıhhat hizmetlerini durdurabileceğimizi; birbirimize inandığımızda, birlikte uğraş ettiğimizde daha güçlü olduğumuzu gördük. Biz ki hekimlik yapmayı göze almış, kıymetli olduğu kadar yükü de ağır bu mesleği seçmiş insanlarız, çaba etmeyi de en güzel biz biliriz. Biz yaşatmayı bildiğimiz kadar önlüğümüzün beyazıyla aydınlatmayı, direncimiz ile kazanmayı da biliriz.” tabirlerini kullandı.

TTB Merkez Kurulu Lideri Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın “Biz Yaşatmayı Bildiğimiz Kadar Direnerek Kazanmayı da Biliriz!” başlıklı mektubu şöyle:

“Sevgili meslektaşım,

Ne çok yazışıp dertleştik, ne çok birlikte hayret edip bu kadar da olmaz dedik son yıllarda. Mesleğimizin bedelsiz kılındığı, “İstediğim ilacı yazmadı” şikayetlerine yanıt vermek zorunda bırakılıp, ceza puanları ile karnemizin tutulduğu, işyerlerimizde mermer, sopa yetmeyip silahla akına uğradığımız, nöbet sonraki kazalar geçirdiğimiz günler, aylar boyunca konutta kalamayanlar olarak ne çok öldük.

Emeğimiz yok sayıldığı için istifa etmek zorunda kaldık, hastanelerimizden, iş arkadaşlarımızdan, öğrencilerimizden koptuk. Kaç komşu çocuğuna, akrabaya “Tıp yazma, çok yorucu, çok yıpratıcı üstelik bedeli de bilinmiyor” dedik son yıllarda.

Lakin daima sıkıntı yanmadık. Bir o kadar da uğraş ettik.

Kaç defa yollara düştük “Beyaz Yürüyüşler”le, kaç sefer beyaza bürüdük meydanları mitinglerle, kim bilir kaç bin sefer işyerlerimizde haykırdık birlikte; “Haklıyız kazanacağız” diye. Gayretimiz uzunluk verdi, en azından sıhhat alanında yaşanan çöküşü açıkça ortaya koyduk, üstünü örtmelerini engelleyebildik. Bugün mesleğimizde yaşanan meseleler ülkemizin ağır gündemi ortasında birinci sırayı alabiliyorsa bu gayretlerin hissesi var. Lakin bitmedi bedelli meslektaşım. Emeğimizin değersizleştirilmesine karşı haklarımız için daha fazla çaba etmek zorundayız. Bu bizim mesleğimize, önlüğümüzün beyazına, göç etmek zorunda kalan genç tabiplere, geçim sorunu çeken emekli doktorlara, kürsülerini bırakmak zorunda kalan hocalarımıza karşı sorumluluğumuz. İçinde hekimlik aşkı olan komşu çocuğuna umut ışığı olmak zorundayız.

Biz bu çabayı her birimiz için vermeli, birinci basamak/ikinci basamak, asistan/akademisyen, kamu/özel, genç hekim/emekli doktor diye bölmemeli, ortak değerlerimizle birleşmeliyiz. Bugün ayrışmaya değil biricik meslek örgütümüz çatısı altında “hekimlik” onuruna sahip çıkmaya, birlikte durmaya, bütüncül bir çabaya muhtaçlığımız var.

Aralık ayında ekranlarda duyurulup, süratle Meclis’e getirilen ve bir süratle da geri çekilen tasarı sürecinde, hepimizi öfkelendirenin sadece artırım sıkıntısı değil, emeğimizin karşılığı olamayan fiyatlarımızın adeta bir oyun haline getirilmesi, mesleksel kimliğimizin yok sayılması olduğunu biliyorum. Birliğimizin daveti sonrası 15 Aralık G(ö)REV hareketi ile ülkenin dört bir yanında reaksiyonumuzu ortaya koyarken, tükenmemek için birlikte uğraş kelamı verdik birbirimize.

Ocak ayında Meclis gündemine geleceği söylenen düzenlemenin hâlâ gündeme alınmaması ile sürecin ötelenmeye, tasarının unutturulmaya, bizlerin talep etmekten vazgeçirilmeye çalışıldığının farkındayız. Lakin biz haklarımızdan asla vazgeçmeyen bir örgütüz. Bu gündemden düşürme gayretlerine karşı da uğraşımız sürüyor. Bu nedenle 26 Ocak-4 Şubat ortası haklarımız için NÖBETTEYİZ. Gündemden düşürülmesine müsaade vermeyerek, ısrarla taleplerimizi dillendireceğiz. Hastane koridorlarında, ameliyathanelerde, TSM bahçelerinde, ASM’lerde, amfilerde, servislerde, komuta merkezlerinde konuşulanlara daha görünür bir halde tabip odası yöneticilerimiz ile “Beyaz Nöbet”te sözcü olacağız. Düzenlemenin 4 Şubat’a kadar Meclis’e gelmemesi halinde de 8 Şubat’ta G(ö)REV’de olacağız. Bu yapacağımız son tek günlük vazife hareketi olacak.

Daha güçlüyüz, zira 15 Aralık’ta birlikte olduğumuzda sıhhat hizmetlerini durdurabileceğimizi; birbirimize inandığımızda, birlikte gayret ettiğimizde daha güçlü olduğumuzu gördük. Biz ki hekimlik yapmayı göze almış, bedelli olduğu kadar yükü de ağır bu mesleği seçmiş insanlarız, gayret etmeyi de en düzgün biz biliriz. Biz yaşatmayı bildiğimiz kadar önlüğümüzün beyazıyla aydınlatmayı, direncimiz ile kazanmayı da biliriz.

Kararlıyız, bu topraklarda insanca yaşamaya, haklarımızı almaya yemin ettik. Biz yeminlerinden dönmeyenleriz!

Dostluk ve dayanışmayla