İsrail Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Irit Lillian’dan Holokost Anma Günü bildirisi

İşte o bildiri:

Bugün, Memleketler arası Holokost’u Anma Günü vesilesiyle, en büyük Nazi mevt kampı olan Auschwitz’teki esirlerin kurtarılışının 77. yıl dönümünü anıyoruz. Bu yılki anma, dünya çapında keskin bir artış gösteren Antisemitik telaffuz ve akınlar nedeniyle de farklı bir ehemmiyet arz ediyor.

Antisemitizm birçok başka biçimde karşımıza çıkabiliyor. Bireylerden, dini başkanlardan, toplumlardan yahut hükümetlerden kaynaklanabiliyor, hatta Musevilerin yaşamadığı yerlerde bile kendini gösterebiliyor. Çağdaş insan haklarının ortaya çıkmasıyla ortadan kalkması gereken bu yaşlı nefret, hayatta kalmış olması bir yana, beraberinde getirdiği şiddet hareketleriyle, artış bile gösteriyor.

Musevilere ve Musevilerin toplumsal hayatına önemli bir tehdit oluşturan Antisemitizm, ne yazık ki, başka hiçbir toplumsal nefretin tolere edilmediği halde tolere edilebiliyor. Esasen bu da, Antisemitizmin, başlı başına bir ayrımcılık biçimi olduğunu bir kere daha gözler önüne seriyor.

Antisemitizm, komplo teorilerinin yayıldığı ve günah keçilerinin arandığı vakitlerde bilhassa ön plana çıkıyor. Toplumsal medyanın yükselişi ve birçok etkileşimi çevrimiçi olmaya iten pandemi şartları, dijital dünyayı, Musevilerin sıklıkla maksat alındığı zehirli bir ekosistem haline getiriyor. Antisemitik telaffuzlar de, telaffuz düzeyinde kalmıyor ve ekseriyetle vahim şiddet aksiyonlarına yol açıyor.

Holokost inkarı yeni bir sorun değil; lakin günümüzde inkarcıların, komplo teorilerine inanmaya hazır kitlelere çok daha rahat bir halde erişebildiğini görüyoruz. Bilhassa pandeminin başlangıcından bu yana, kelam konusu inkarcı eğilimlerde rahatsız edici bir atış gözlemliyoruz ve bu yeni dalgaya karşı sağlam bir duruş sergilememiz gerekiyor.

Birtakım kesitler, mevzuya dair yetersiz bilgiye sahip olmaları ya da tarihî ayrıntıları taammüden görmezden gelmeleri nedeniyle, kendi gündemlerini beslemek emeliyle Holokost ile ilgili temaları kullanıyorlar. Bu cins çarpıtmalar, Türkiye’nin de gözlemci olduğu Memleketler arası Holokost’u Anma İttifakı tarafından, Holokost inkarı ve çarpıtması olarak tanımlanıyor. Holokost’u günümüzün bir kadro diğer acıları ve zorluklarıyla mukayese etmek, fecî ve sistematik bir biçimde öldürülen altı milyon Musevinin anısını kirletiyor ve yaşadıkları dehşeti değersizleştiriyor.

Antisemitizme ve Holokost inkarına karşı çaba, sadece Museviler ve İsrail Devleti tarafından değil, çağdaş insan haklarına ve ırkçılık tersliğine bağlı her devlet, mahallî idare ve kuruluş tarafından da verilmesi gereken bir gayrettir. Ayrıyeten, nefret ve bilgi kirliliğinin demokrasiyi ve demokratik kıymetleri tehlikeye attığını düşünen her birey, bu gayrete katılmalıdır.

İsrail Devleti, Antisemitizmle gayret etmeye ve Holokost’un anısını onurlandırmaya kararlı olduğunu mümkün olan her fırsatta tabir ediyor. Bunun en şimdiki örneklerinden biri de, İsrail ve Almanya tarafından Birleşmiş Milletler’e sunulan, Türkiye’nin de ortak sponsor olarak yer aldığı ve 114 üye ülke tarafından 20 Ocak tarihli Genel Kurul’da kabul edilen karar tasarısı. Karar, tüm üye ülkelere ve BM kuruluşlarına Antisemitizm ile gayret için etkin tedbirler alma ve Holokost inkarına karşı harekete geçme daveti yapıyor.

Bireyler ve topluluklar, Antisemitizmle gayrete öncelik vererek ve Antisemitizmin yarattığı tehdidi ciddiye alarak bu gayrete katılabilirler. Holokost eğitim teşebbüslerine takviye sağlamak, mevcut ve gelecek kuşakların komplo teorilerinin, nefret telaffuzunun ve bilgi kirliliğinin cazibesine direnecek araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olacaktır.

Holokost’tan kurtulan birinin kızı olarak, bu fevkalâde ve son kuşağın nasıl yaşlanıp kaybolduğunu açıkça görüyorum. Bu nedenle, anıları koruma etme ve gelecek jenerasyonlara öğretme yükü bize düşüyor. Bugün, İsrail ve Almanya Büyükelçiliklerinin ortak teşebbüsüyle, başşehir Ankara’nın simge yapılarından biri olan Atakule’de yansıyan ileti da bu maksada hizmet ediyor: Hatırlıyoruz!

Irit Lillian, İsrail Büyükelçiliği Maslahatgüzarı