Fehmi Koru: Mehmet Uçum’un mantığına nazaran ‘1+1+1’in sonucunun 2 olması gerekiyor

Fehmi Koru*

Dünden beri aldı mı beni bayağı derin bir düşünce…

Torunlarıma ‘1+1+1=2’ olduğunu nasıl anlatacağım düşüncesi…

Birinci erkek torunumun odasının duvarında dev bir matematik tablosu var. Çarpma, toplama, çıkarma, bölme hesaplarını o tabloya bakarak öğreniyor. Tablodan üstte verdiğim ‘1+1+1’ toplamı sonucunun 3 olduğunu öğrendi. Artık ona “Hayır, o tabloda o denli olabilir, lakin bizim ülkemizde kimi alanlarda her vakit o denli olması gerekmiyor” demem gerekiyor.

Sebebi, vaktinde yapılması durumunda önümüzdeki seçimde Tayyip Erdoğan’ın ülke yöneticisi adayı olamayacağını anayasanın amir kararına bakarak ileri süren hukukçulara karşı, Ülke Yöneticisi başdanışmanı unvanı ve Külliye’deki birtakım istişare şuralarında üyeliği bulunan Mehmet Uçum’un kullandığı münasebet.

Okuyalım:

“Hukuken bir mahzur yok. Ben anayasa taslak çalışması esnasında da şahsen çalışma kümesinin içerisinde yer aldım. Buna nazaran 2 periyodu içeren 101. unsur tümden yine yazıldı. Eski 101. husus yürürlükten kaldırıldı. 16 Nisan’da da halk oylamasıyla aslında devreye girdi. Hasebiyle bir Ülke Yöneticisinın iki periyottan fazla vazife yapamaması kuralı 16 Nisan 2017’de devreye girmiş bir kuraldır. 16 Nisan 2017’den sonra Sayın Ülke Yöneticisi 1 devir vazife yaptı. Hasebiyle 2023 seçimlerinde aday olursa bu ikinci periyodu olacaktır.”

Neymiş?

Ülke Yöneticisi 2017 sonrasında bir devir misyon yapmış; 2023 seçiminde aday olursa bu ikinci devri olacakmış…

Pekala ya 2014-2017 ortasında yaptığı vazife neydi?

O vakit da Ülke Yöneticisi idi Tayyip Erdoğan…

Mehmet Uçum’un mantığına nazaran ‘1+1+1’in sonucunun 2 olması gerekiyor.

Başdanışmanlar olağanüstü beşerler.

Külliye’de ‘Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi’ lideri unvanıyla misyon yapan Prof. Göksel Aşan da, Aralık ayı sonunda çıktığı bir TV programında, kendisine yöneltilen bir soru üzerine, “Ocak ayında eksi enflasyonla tanışacağız” açıklamasını yapmıştı.

Ocak 2022 ayının enflasyonu son 20 yılın en yükseği olarak gerçekleşti.

Değişik gerçekten…

TBMM lideri sıfatı da bulunan Mustafa Şentop da kısa müddet evvel Mehmet Uçum istikametinde görüş açıklamış, hatta bu bahiste bir makale yazacağını da duyurmuştu.

Kendisi anayasa profesörüdür.

Umarım vaat ettiği o makaleyi yazmaz TBMM lideri.

Aksi halde, matematikte öğrendiklerinin yanlışsız olduğunu, tersine yapılan açıklamalara kulak asmamaları gerektiğini torunlarımıza nasıl söyleyeceğimizi düşünen bizim gibiler, daha kıymetli bahisleri onlara anlatmakta da zorlanırız.

Hukukçulara düşen, AK Parti önderi de olan Ülke Yöneticisi Tayyip Erdoğan’a, tekrar aday olmayı nitekim düşünüyorsa, “Efendim, seçimin tarihini birkaç ay olsun erkene alan bir kararı Meclis’ten geçirelim, muhalefet de buna itiraz etmez, hem de üçüncü kere aday olmanız durumunda çıkabilecek hukuksal tartışmalardan kaçınmış oluruz” tavsiyesinde bulunmaktır.

Bahisle ilgili anayasa unsuru (101) diğer hiçbir manaya gelmeyecek kadar açık çünkü; onun tek istisnasının yolunu m. 116 gösteriyor. Hukukçu olmayanlar bile o iki maddeyi anlayabiliyor; sorun önlerine geldiğinde tamamı hukukçulardan oluşan devlet kurumları mevzuyu farklı yorumlamakta zorlanacaklardır.

Ülke Yöneticisi Erdoğan’ın yine aday olmak isteyeceği konusunda kuşkuluyum. 1994 yılından bu yana girdiği çabucak her seçimden muvaffakiyetle çıkmış bir siyaset adamı Tayyip Erdoğan. Bu başarılarında havayı düzgün koklaması yanında bilimsel araştırmalara değer vermesinin de rolü büyük.

En bariz istisna, son İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçiminde, partisi ismine aday gösterilen Binali Yıldırım iken, seçmenin önüne “Unutmayın, bana oy vereceksiniz” teminatıyla çıktığı halde, bir sefer de değil, tam iki defa -ve ikincisinde bayağı önemli açık orta ile- o seçimi kaybetmesidir Tayyip Erdoğan’ın…

Fakat ben yine seçime gitme kararını istemeye istemeye aldığı kanaatindeyim.

Yenileceğini bile nazaran seçime girmeyecek kadar siyasi aklı olan biridir Ülke Yöneticisi Erdoğan…

“Muhtar bile olamaz” denilirken başbakan ve sonunda iki kere ülke yöneticisi olabilmesini sağlayan işte o siyasi aklıdır.

Seçim sath-ı mailine girildiğinde, kendisinin önüne gelecek sağlam olduğunu bildiği kamuoyu yoklamalarına bakar ve partisinin oylarının ümit vermediğini görünce, seçmen önüne seçilebilecek bir adayla gitmenin daha yanlışsız olacağını fark eder.

Fark edince de gereğini yapar.

Aday olmaz.

Ben bu türlü düşünüyorum.

Bilhassa evvelki akşam altı muhalefet partisi önderinin gece yarılarına kadar süren ve samimi bir hava içerisinde geçtiği altına imzalarını koydukları bildiriye de yansıyan toplantıda çekilmiş fotoğraf Ülke Yöneticisi Erdoğan’ı kesinlikle düşündürmüştür.

Ortalarında pek az ortak hissede bulunan önderler bir masada onun yüzünden buluşabildi.

Destekçilerinin ekranlardan tekrarladıkları üzere, o altı parti önderini bir ortaya getiren nitekim de Tayyip Erdoğan’ın kendisi…

Yeniden destekçilerinin “Bütün kederleri Tayyip Erdoğan’ı yerinden etmek” tezleri da yanlışsız.

Muhalefet o sayede giderek daha geniş kitleleri yanında buluyor.

Bu durum kamuoyu yoklamalarına da yansıyor.

Cumhur İttifakı içerisinde buluşan partiler, şimdiden ilan ettikleri adaylarıyla ve anayasanın ilgili hususunu görmezden gelerek giderlerse, Cumhurbaşkanlığı seçimi, iktidar cephesi açısından, İstanbul büyükşehir başkanlığı için yapılan ikinci -yenilenen- seçime benzeme riskini taşıyor.

O seçimin nasıl sonuç verdiğini ve bunun neden o denli olduğunu herkes biliyor.

*Bu yazı fehmikoru.com adresinden motamot alınmıştır.