Connect with us

Sağlık

RUH KENDİNİ NE ZAMAN SIKIŞMIŞ HİSSEDER?

Yayınlandı:

-

Ruh kavramı herkesçe kabul gören bir terimdir. Ruh kelimesinin etimolojisine bakacak olursak “ruh” kavramının kökeni Yunanca “psykhe” kelimesinden gelmektedir. Anlamı, nefes, soluk, üfleme, soluma olan psykhe ilkçağ Yunan felsefesinde yaşamın temel ilkesi olarak görülen “ruh”, bilincin merkezi olarak ise “zihin” anlamında kullanılmıştır. Bu anlamların yanında; can, bedene can veren, yaşama gücü, canlılık ilkesi gibi anlamlarda da kullanılmıştır.
Ruh kavramı soyut bir kavram olup beş duyu organı ile algılanamamaktadır. Fakat kalp merkezinde ve bilinç düzeyinde varlığını bizlere hep hatırlatmıştır. Ruhlarımız bizim tetikleyicilerimizdir. Tıpkı bilinçaltımızın varlığı gibi ruhlarımızda belli görevler üstlenmiştir. Ruhlarımızın öncelikli görevi var olduğu bedende kendine de yer bulmaktır. Var olduğu bedene özünü ve gerçek kimliğini hatırlatmaktır. Bu bir nevi hiçbir şey bilmeden, hiç bilmediği bir hayata doğarak varlığını sürdürmeye çalışan yeni doğan bir bebeğe benzer. Zaman içinde büyüyüp gelişerek kendi makro alanını ruhu için de geliştirir. Bebeklik evresinden başlayarak süregelen maceralar içinde kendi spiritüel ruh evrimini de beraberinde başlatır ve hayatının ölüm anına dek sürdürmeye devam eder. Bu yaşam ve sürdürme dönemi içinde çok kez var olma ve neden var olduğunu anlamak adına çok sancılı dönemler geçiririz. Buna birçok etken sebep olur. Düşünce sistemimiz başta olmak üzere bu hayat yolculuğunda başımıza gelen bizim ön göremediğimiz birçok birbirine bağlı olaylar örgüsü ile savaşmak zorunda kalmak bu var olma sürecini daha da tetikleyen unsurların başında gelir. Bu süreci doğru değerlendirmek için kişinin kendine olumlu anlamda yönelmesi gerekir. Kendisiyle anlaşmaya başladıkça bu süreç daha kolay ilerler. Kişinin kendini tanımaya yönelik soracağı sorular bu süreç için kolaylaştırıcı rol üstlenir. Kişi sevdiği şeyleri gördükçe, yeteneklerini ve olumlu yönlerini tanıdıkça kendine daha da yakınlaşır. Kendine daha da yaklaşan ruh benliğini daha da kabul görür hale getirir. Böylece kişinin ruhuyla uyum içinde olması sürecin hızlanma olasılığını artırır ve ruh tekamülüne daha hızlı ulaşmış olur.
Ruh içinde var olduğu bedende uyumla çalışmak için çaba gösterirken boykotçu bilinçaltımızda aynı ölçüde çaba gösterir. Bu iki kuvvetli çekimin kazananı ruh olursa kişi kendini daha huzurlu hisseder. Bilinçaltı boykotçu olduğu için kişiyi hayatta tutmak adına mantıklı olmayan kararlar verir. Kişi bu kararlar sonucunda kendini daha çok huzursuz hisseder. Bu yüzden ki ruhun dinlenmesi beden için oldukça önemlidir. Kendimizi akışa bırakarak ruhumuzu besleriz. Ruh beslendikçe bizde daha çok içsel rahatlık ve doyum yaşarız. Bu ise yukarda belirttiğim gibi ancak ve ancak kendinizle tam uyum içinde olursanız mümkün. Şimdi derin bir nefes alın ve ruhunuzla gerekli olan antlaşmayı imzalayın.
 
Yazar: ASYA KILINÇ (RO/REMİ)

Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir