Babacan’dan Erdoğan’a: BAE 15 Temmuz’un ardında mıydı, değil miydi; hata örgütü başkanının görüntüleri mı sizi mecbur bıraktı?

DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan, BAE’yi ziyaret eden Ülke Yöneticisi Tayyip Erdoğan’a seslenirken, iktidarın BAE’yi 15 Temmuz’a dayanak vermekle suçlamasını anımsattı ve “BAE 15 Temmuz’un gerisinde mıydı değil miydi” diye sordu. Babacan, organize cürüm örgütü liderliğinden karar giyen Sedat Peker’in iktidara yönelik savlarının yer aldığı görüntülere atıfta bulunarak, “Suç örgütü başkanının görüntüleri mı sizi mecbur bıraktı?” diye sordu. 

Babacan, partisinin genel merkezinde düzenlediği haftalık kıymetlendirme toplantısında konuştu. Babacan’ın gündeminde KDV’deki değişiklikler, yastık altı altın tartışması, MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli’nin ‘Avrupa Birliği normları nedir?’ sorusu ve Ülke Yöneticisi Erdoğan’ın BAE ziyareti vardı.

İktidarı enflasyona karşı dört bahiste özel takviye programı oluşturma davetini yineleyen Babacan şu tabirleri kullandı:

“Bir; dar gelirli vatandaşlarımızı besin, elektrik, doğalgaz, kömür ve gibisi temel muhtaçlık hususlarındaki fiyat artışlarına karşı müdafaa amacıyla özel bir dayanak programı oluşturun. Elektrik ve doğal gaz faturalarındaki vergileri derhal indirin. İki; çiftçilerimiz için gübre, tohum, ilaç, elektrik, mazot, yem üzere girdi maliyetlerindeki artışları telafi edecek özel bir dayanak programı oluşturun. Üç; esnafımız için özel bir direkt takviye, kredi ve garanti düzeneği oluşturun. Dört; iktidarın sebep olduğu enflasyon karşısında ezilen gereksinim sahibi ailelere, direkt gelir takviyesi sağlayın.”

“Enflasyonu en geç iki yılda tek ve düşük hanelere tekrar indireceğiz”

“34 yıl boyunca yüzde 80’lerde, yüzde 100’lerde seyreden enflasyonu tek haneye düşüren iktisat idaresinin hafızasına dayanarak çok açık tabir etmek istiyorum: Önümüzdeki birinci seçimlerden sonra biz enflasyonu, iktidarımızın en geç ikinci yılında tek ve düşük haneli sayılara yine indireceğiz.”

“Koskoca ülkeyi ‘sehven’ yönetiyorlar”

“Ülke Yöneticisi Kararıyla kırmızı etin KDV’si yüzde 18’e çıkartıldı. Kamuoyunda reaksiyonlar yükselince, tekrar Resmî Gazete ile ‘düzeltme’ geldi. Neymiş? ‘Sehven’ olmuş. ‘Sehven’in TDK sözlüğündeki tarifi: ‘Dalgınlık yahut unutkanlık sonucu oluşan yanlışlıkla’. İşte Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sisteminin özeti: Dalgınlık yahut unutkanlık sonucu oluşan yanlışlık. Koskoca ülkeyi ‘sehven’ yönetiyorlar.”

“Önce girdi maliyetlerindeki KDV’yi, sonra satarkenki KDV’yi indirin”

“Bu KDV indirimi fazla bir işe yaramayacak. Besin üreticileri, birden fazla girdi maliyetlerinde yüzde 18 KDV ödüyor. Girdileri tedarik ederken ödedikleri yüzde 18 KDV’yi, eserlerini satarken aldıkları yüzde 1 KDV’yle karşılamaları mümkün değil. KDV oranı düşerken, KDV’siz fiyatlar artacak. Bir besin üreticisi güce, elektriğe, doğalgaza yüzde 18 KDV ödüyor. Hükûmet ‘Satarken yüzde 1 KDV alacaksın’ diyor. Ortadaki yüzde 17 ne oldu? Kim ödeyecek? Birden fazla üreticimiz devletten vergi iadesini alamadığına nazaran, üretici bu farkı fiyatına yansıtmak zorunda kalacak. Fiyatların sahiden düşmesini istiyorsanız, evvel besin üreticilerinin ödediği girdi maliyetlerindeki KDV’yi düşürün. Elektriğin, doğalgazın üzerindeki KDV’yi düşürün. Ondan sonra onların mal satarkenki KDV’sini indirin.”

“Güveni sağlayamazsanız avucunuzu yalarsınız”

“Vatandaşlarımızdan altın topluyorlar. ‘Getirin sisteme girsin’ diyorlar. Evvel itimadı kazanın, sistem dışı ne var ne yoksa gelir. Ancak inancı sağlayamazsanız avucunuzu yalarsınız. Ülkede savaş mı var ya? Allah korusun, bir savaş olursa vatandaş küçük kızının kulağındaki küpeyi bile devleti için teslim eder. Ancak beceriksizliğin bedelini vatandaşa ödetmeye hakkınız yok.”

“Bahçeli, Google’a yazıp öğreneceği şeyleri ülkeye soruyor”

“Türkiye’nin Avrupa standartlarına yükselmesi amacı krizlerin ortağı Bahçeli’yi rahatsız etmiş. Google’a yazıp öğreneceği şeyleri küme toplantısında ülkeye soruyor. Bunlar yeni bahisler değil. Türkiye Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi olurken altına imza ettiği kontratlar.”

“Ülkemizi taşımak istediğimiz noktada Bahçeli’nin zihniyetine yer yok”

“Bizim üzere tam demokratların ülkemizi taşımak istediği noktada, Bahçeli’nin zihniyetine yer yok. Bahçeli Anayasa Mahkemesi’ni kapatmak isteyedursun; tam demokratların dileği, Türkiye’nin gerçek bir anayasal demokrasiye kavuşmasıdır. Anayasamızın, hak ve özgürlüklerimizin koruyucusu ve denetleyicisi olan Anayasa Mahkemesi’nin bağımsızlığı, tarafsızlığı ve özgürlüğüdür. İdam üzere, gelişmiş demokrasilerde yer alması mümkün olmayan ve olmayacak tekniklerin, ceza adalet sistemimize geri gelmemesidir.”

“Avrupa normları, milletimizin kahır çekmeden sofrasını kurmasıdır”

“Türkiye’nin Avrupa normlarına yükselmesi; Sayın Bahçeli’nin bir daha askıya ekmek koymaya gereksiniminin kalmamasıdır. Avrupa normları; milletimizin, ıstırap çekmeden, gönül rahatlığıyla sofrasını kurmasıdır. Bahçeli, bu ülkeyi aşağı çekmek için paçamıza asıladursun, bu ülkenin kanatlanmasına asla mani olamayacaktır.”

“Bu görünüm hak mıdır, adalet midir?”

“Bir yanda, o günkü kaidelerde kanunî bir bankaya yatırdığı para ve yasal bir derneğe üyeliği nedeniyle tutulduğu cezaevinde 84 yaşında hastalıktan hayatını kaybeden Nusret Muğla… Öbür yanda, 5 yıl boyunca tarihimizin en kanlı gecesi olan 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün gerisinde olduğunu argüman ettiği Birleşik Arap Emirlikleri’yle kucaklaşan Sayın Erdoğan… Elinizi vicdanınıza koyun: Bu görünüm hak mıdır, adalet midir?”

“Bir kabahat örgütü başkanının görüntüleri mı sizi birtakım şeylere mecbur bıraktı?”

“Biz kimseye ‘Bozduğun bağları neden düzeltiyorsun’ demiyoruz. Sayın Erdoğan’ın bu millete bir karşılık vermesi gerekiyor. BAE, 15 Temmuz’un ardında mıydı, değil miydi? Yanıt verin. Ardındaysa hangi hakla kendi vatandaşlarımızın hukukunu, onurunu çiğniyorsunuz? Değilse, çok yıldır milletimizi, halkımızı neden aldattınız? Yoksa, sanki bir cürüm örgütü önderinin yayınladığı görüntüler mı sizi kimi şeylere mecbur bıraktı? Bu da akla geliyor.”

“Üniversite sistemi söz özgürlüğü ve liyakat temelinde tekrar inşa edilmeli”

“Türkiye’nin özgür, özerk ve performansa dayalı bir üniversite modeline muhtaçlığı olduğunu düşünüyoruz. Üniversitelerinde idari özerkliğin ve bilimsel özgürlüğün olmadığı bir ülke, fikrî yoksunluğa ve yozlaşmaya mahkumdur. Üniversite sistemimizin söz özgürlüğü ve liyakat temelinde yine inşa edilmesi gerekiyor. Liyakatin, eğitim sürecinin her alanında ödüllendirilmesi, uğraş gösteren gençlerin muvaffakiyetini ve imkanlarını artıracak, adaleti sağlayacaktır. Başarılı olan hakkını alacak; sistem uğraş edenin ardında duracaktır.”