Gündem
‘Ocakta denize gireriz’
Meclis’te Küresel İklim Değişikliğini Araştırma Komisyonu’na sunum yapan uzmanlar, güncel veriler ve geleceğe dönük analizlerle ilginç değerlendirmeler yaptılar. MHP İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncu “Akdeniz’de önümüzdeki yıllarda haziran, temmuz, ağustosta deniz turizmi hemen hemen kalkacak; sıcaklık çok yüksek olacağı için tercih edilmeyecek. Ama ocak ayında deniz turizmi olabilecek” dedi.
Ankara Üniversitesi’nden öğretim üyelerinin Meclis Araştırma Komisyonu’ndaki bazı tespitleri şöyle:
BUĞDAYIN KALİTESİ DÜŞÜYOR
m Prof. Dr. İlkay Dellal: Özellikle 2010’lu yıllardan sonra mevsimlerdeki değişmeler çiftçimizi çok etkiliyor. Sadece ürün verimlerindeki azalma değil, aynı zamanda kalitedeki azalmalar da dikkati çekiyor. Araştırmalar, örneğin atmosferdeki karbondioksit oranının 550 ppm’ler civarında olması durumunda buğdayın protein miktarında yüzde 5 ila yüzde 13, çinkosunda yüzde 4 ila yüzde 6.5, demirinde yüzde 5 ila 7.5 oranında azalma olacağını söylüyor. Öte yandan hastalık ve zararlardaki artış da çok önemli faktör. Sahada çiftçilerimizin yakındığı en önemli sorunlardan biri, bunların ilaçlamayla telafi edilemeyeceği yönünde oluyor.
DENİZ SEVİYESİ YÜKSELECEK
m Prof. Dr. Mehmet Somuncu: 1986, 2009 ve 2016’da Landsat uyduları termal bandından alınmış sıcaklık değerlendirmesi var. Sıcaklık artışı yukarıya doğru gidiyor, net şekilde zaten görülüyor. Tabii bunun sonuçları var. Akdeniz kıyılarında 10 yıllık periyotlarla istilacı tür sayısında artış görüyoruz. Sebep? Cebelitarık’tan giren sular ve Akdeniz’in tropikleşmesi, ikincisi de Süveyş Kanalı yoluyla yabancı türlerin Akdeniz’e giriyor olması. Bir başka konu var: Deniz seviyesinin yükselmesi. Özellikle doğal koy ve körfezlerin olduğu alanlarda, bütünüyle turizm tesislerinin olduğu yerlerde veya yerleşimlerde deniz seviyesi yükselmesine ilişkin olumsuzluklar öngörülüyor.
KIŞ KURAKLIĞI YAŞAYACAĞIZ
m Prof. Dr. İhsan Çiçek (Türk Coğrafya Kurumu 2. Başkanı): Kuraklığa meyilli alanlar, Türkiye’nin yaklaşık yüzde 41’inden daha büyük alana sahiptir. O yüzden kuraklık bizim için çok önemli olaydır. Türkiye’de kuraklık dalgalı bir seyirle gelir, bazı yıllarda çok kuvvetlenir, bazı yıllarda azalarak gelir. Örneğin, 2007 yılı çok kuvvetli bir kuraklıktı, şimdi de geliyor. Bu kuraklıkta bir senkronizasyon var mıdır derseniz, tek bir sebebi yoktur ama, gördüğümüz Kuzey Atlantik salınımı denilen bir salınımdır. Yani subtropikal bölgeyle polar bölge arasındaki basınç farklılıklarının sonucudur. Kuzey Atlantik salınımının pozitif faza geçtiği dönemler, kuzeyden yağışlı ve nemli havalar Türkiye’ye gelemez, o yüzden Türkiye kış kuraklığını yaşar. Zaten Türkiye’de kış kuraklığı önemlidir, Türkiye’nin bulunduğu iklim nedeniyle zaten yaz kuraklığından çok fazla bahsetmek doğru değildir. Türkiye’nin ekolojisi bu yaz kuraklığına alışkındır. Ama Kuzey Atlantik salınımının blokaj yapmasıyla, işte bu sene olduğu gibi ekim ayından beri sürekli yağış azlığından bahsediyoruz. Türkiye’de yoğun arazi kullanımı, çölleşme ve taban suyuna aşırı yüklenme nedeniyle kuraklık afetinin sıklığında da artış olmaktadır. 1951 ile 60 arasında 17 civarında kuraklık afeti raporlanmışken, 2001-2010 arasında 120 olaya çıkmıştır.
Kripto Para Piyasaları için Bigpara