Bağlantı Lideri: Türkiye-BAE Münasebetleri Orta Doğu’daki istikrarın temelini oluşturabilir

Cumhurbaşkanlığı İrtibat Lideri Altun, Türkiye-BAE ilgileri üzerine BAE’nin kıymetli gazetesi Al-Ittihad’da bir makale kaleme aldı.  Altun, ” Türkiye-BAE Bağları Orta Doğu’daki istikrarın temelini oluşturabilir” kanısını lisana getirdi.

Altun yazısında, “Dünyaya değerliye mal olan bir salgından çıkmaktayız. İnsanlığın son iki yıldaki tecrübesi, hayatımızı birçok taraftan yine tanımladı bile. Yeterli haber şu ki, tünelin sonunda ışığı görmekteyiz, bu da zorlukların yanı sıra yeni fırsatları da vadetmektedir. Türkiye olarak en başından beri dünyanın eskisi üzere olmayacağını ve pandemi sonrası dünyada karşı karşıya olduğumuz global ve bölgesel zorluklarla baş etmek için çok farklı bir yaklaşımın gerekli olduğunu söyledik. Dünya çapında giderek istikrarsız ve ön görülemeyen gelişmelerin yaşandığı bir çağda, global ve bölgesel iş birliği artık bir tercih değil, bir zorunluluktur. Bölgemiz, dünyanın rastgele bir bölgesinden daha fazla uzlaşı, uyum ve iş birliğine yönelmeyi gerektirmektedir. Türkiye, bölgenin geleceğinin ekonomik iş birliği ve siyasi diyalog tabanında olması gerektiği inancındadır. BAE liderliğinin bu vizyonu paylaştığını ve Türkiye ile daha istikrarlı ve müreffeh bir bölge için çalışmaya hazır olduğunu görmekten memnuniyet duymaktayız. Ülke Yöneticisi Erdoğan’ın yaklaşmakta olan ziyareti, BAE’nin bu gayelere katkıda bulunma bağlamında bölgedeki kritik kıymetini kabul ettiğinin bir delilidir.” niyetini lisana getirdi. 

Altun şu sözleri kullandı: 

“Son yirmi yıldır Orta Doğu’daki çatışmalar, milyonlarca kardeşimizin güç şartlarda yaşamasıyla birlikte uzun vadeli istikrarsızlık periyotlarını, artan tansiyon seviyelerini ve insani felaketleri beraberinde getirmiştir.  İç savaşlar başarısız devletlere ve güvenlik problemlerine neden olmuştur. Kelam konusu süreç boyunca Türkiye, bu emsali görülmemiş zorluklar karşısında diyalog, diplomasi ve bölgesel tahlillere öncelik vererek istikrar sağlayıcı bir güç olmaya çalışmıştır. Türkiye’nin uğraşları, iş birliğini, diyaloğu ve kazan-kazan stratejilerini teşvik etmekten öbür seçeneğimiz olmadığı perspektifinden kaynaklanmaktadır. Bölgemizdeki meseleleri tek bir ülkenin çözemeyeceğinin ve bunun bölgesel iş birliği ve uyum gerektirdiğinin şuurundayız. Bölgedeki bu meselelerin tahliline yönelik ortak bir yaklaşıma ulaşmanın birinci adımı, proaktif angajman yoluyla ikili farklılıkların üstesinden gelmektir. Geçen ay Ankara’da hem Türkiye’nin hem de BAE’nin daha barışçıl ve daha müreffeh bir bölge vizyonunu paylaştığını gördük. İki ülke için de ikili diyaloglarında en büyük ortak hissede buydu. Ülke Yöneticisi Erdoğan’ın ziyareti ile de bölgesel barış ismine yapan diyaloğu güçlendirmeyi ve sürdürmeyi ve ayrıyeten bağlarımızı bir üst düzeye taşımayı ümit ediyoruz.

“Bölgedeki ortaklarımızla birlikte tarihin gidişatını değiştirebiliriz”

On yıllardır, bölgede hudutlu bir hisseye sahip ülke yahut kuruluşların Orta Doğu’nun bahtını belirlemeye çalışması bölgemizin ziyanına olmuştur. Bölge içi iş birliği yapılarının yokluğunda, bölge dışı iştirakler çoklukla orantısız ve yıkıcı sonuçlar getirmiştir. Bu dönüşen dünyada bölge ülkelerinin ortak problemlerle başa çıkmak için bir güçlü ilgiler kurmaya yönelik adım atabileceklerine inanıyoruz. Bölge dışındaki aktörlerden güvenlik ithal etmek ve istikrar getirmesini beklemek bölgenin problemlerine tesirli bir tahlil getirmemiştir. Bölge gerçekleri göz gerisi edilerek Ortadoğu’da nizam kurma teşebbüsü tatmin edici sonuçlar getirmemiştir. Geçtiğimiz on yıllar boyunca gördüğümüz üzere, kalıcı barış ve istikrar lakin ilgili bölgesel aktörlerin gerçek bölgesel teşebbüsleriyle sağlanabilir. Türkiye ve BAE, ortak çıkarları keşfetmek ve ortak meseleleri tahlile kavuşturmak için kelam konusu bölgesel teşebbüslere liderlik etme isteklerini lisana getirmişlerdir. Bölgedeki ortaklarımızla birlikte tarihin gidişatını değiştirebiliriz.

Hem ikili seviyede hem de çok taraflı planlar aracılığıyla yapılacak bölgesel ekonomik iş birliğinin, çok gereksinim duyulan istikrar ve barışın temeli olabileceğine inanıyoruz. Yemen, Filistin, Irak ve ötesi dâhil olmak üzere Orta Doğu’daki çeşitli çatışma bölgelerinde amansız şartlar varlığını sürdürmektedir. Mevcut şartlar altında birçok ülkenin kalkınma gayelerine ulaşılamadığından, ekonomik eşitsizlikler tehlikeli boyutlara varmıştır. Genç işsizliği, gelir eşitsizliği, mülteciler ve ülke içinde yerinden edilmiş şahıslar, ivedilikle ele alınması gereken kalıcı meselelerden yalnızca birkaçıdır.

Müslümanlar olarak bizler, “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” diyen Hz. Muhammed’in öğretisi ile yetiştirildik. Türkiye ve BAE, bölgedeki insani krizi hafifletmek için güçlerini birleştirebilir ve başka ülkelerin de katılması için bir model oluşturabilir. Değerli siyasi ve toplumsal sıkıntılara yol açan gelir eşitsizliklerini durdurmak için önleyici önlemler almamız gerekmektedir. Türkiye ile BAE ortasında faal bir iş birliğinin bu meselelerin hafifletilmesinin önünü açacağına ve ekonomik ve toplumsal potansiyelimizin aktif bir halde kullanılmasına imkân vereceğine inanıyoruz. Burası fırsatlarla dolu ve kaynakları bol olan bir bölgedir. Dinamik nüfusumuz, beşeri sermayenin mevcudiyeti ve iktisadın canlı olması, bölgedeki refahın yaygınlaşması için elverişli bir taban oluşturabilir. Bilhassa genç kuşaklarımızın gelişimine olan güçlü bağlılığımızdan çok umutluyuz.

Türkiye-BAE bağları, tüm alanlarda artan iş birliğinin hem iki ülkenin hem de bölgenin çıkarına olduğunu karşılıklı olarak kabul etmemizle birlikte son vakitlerde tekrar canlanmıştır. Büyük değer taşıyan güvenlik, ekonomik ve insani zorluklar karşısında, Türkiye’nin istikrarlı duruşu ve BAE’nin kritik ehemmiyete sahip dinamizmi kalıcı tahliller üretebilir. Türkiye ve BAE, bölgesel meselelere pragmatik tahliller ararken ikili alakalarını derinleştirmeye çalışmaktadır. Her iki ülkenin de bölgesel iş birliğini arttırmaya ve yapan ekonomik bağlar oluşturacak yeni yatırım fırsatları yaratmaya kararlı olduğuna inanıyoruz. Bölge içinde hem vakte meydan okuyabilecek hem de bölgesel barışın temeli olabilecek güçlü ekonomik bağlar ve diyalog düzenekleri oluşturmamız gerektiğine inanıyoruz. Türkiye, Ülke Yöneticisimız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, bölgemizde istikrar ve barışın tesis edilmesi için Körfez’deki kardeşlerimizle bağlarımızı güçlendirme anlayışı ile hareket etmektedir.”

TIKLAYIN | Erdoğan BAE gazetesine yazdı: İş birliğinin artması bölgemize olumlu yansıyacak