Fehmi Koru: Ülkemiz siyasetinde ‘bahar havaları’ fazla uzun ömürlü olmuyor

Fehmi Koru*

Ülke Yöneticisi Tayyip Erdoğan ve eşinin de Malum hastalık virüsüne yakalanmaları siyasete değişik bir hava getirdi.

Çabucak herkes bu yeni havanın farkında.

Bir gün öncesine kadar bulundukları köşeden kendisine en ağır tenkitleri gönderen muhalefet partisi başkanları ile sözcüleri, Ülke Yöneticisi Erdoğan ve eşine en nazik tabirlerle acil şifa dileklerini ilettiler. Tenkitlere orta verdiklerini de hissettirdiler.

CHP başkanı Kemal Kılıçdaroğlu daha da ileriye gitti ve çıktığı bir televizyon kanalında, bir kişinin sırf iki periyot cumhurbaşkanlığı yapabileceği ile ilgili Anayasa’nın 101. hususunu, kendisi bir defa daha aday olmak istediği takdirde Tayyip Erdoğan için sorun haline getirmeyeceklerini duyurdu.

Partisinin ileri gelenlerinin şaşkın bakışları altında yaptı bu açıklamayı.

Yeni havanın AK Parti genel lideri sıfatı da bulunan Ülke Yöneticisi Erdoğan’ı da etkilediği fark ediliyor; o da kendisine acil şifa dileklerinde bulunan muhalefetin önde gelenlerine, isimlerini de anarak, teşekkür etti.

Siyasette buna ‘bahar havası’ ismi verilir. Geçmişte de en şiddetli siyasi hengameler yaşanırken orta ara bu türlü ‘bahar havaları’ estiği olurdu.

En bilineni, DP iktidarının sonlarına hakikat, Kıbrıs’a iki ortaklı devlet statüsü kazandıracak antlaşmayı imzalamak üzere Londra’ya gitmekte olan Başbakan Adnan Menderes’in de içinde bulunduğu uçağın Gatwick Havalimanı yakınlarında ormana çakılması sonrasında yaşanan ‘bahar havası’dır..

Müthiş bir kazaydı (17 Şubat 1959). 21 yolcusu bulunan THY uçağından yalnızca 7 yolcu sağ kurtulabildi.

Adnan Menderes de sağ kurtulanlar ortasındaydı.

Menderes, Londra Antlaşması’nı, kazadan yalnızca iki gün sonra, Londra’da hastane yatağında yatarken imzalamıştı.

Bir ay sonra ülkeye döndüğünde İstanbul’da yüzbinler Menderes’i karşıladı. Yol boyunca kurbanlar kesildi. Konvoyu Yeşilköy’den Taksim’e dört saatte gelebildi. Ankara’ya vardığında, istasyonda kendisini karşılayanlar ortasında CHP başkanı İsmet İnönü de bulunuyordu. DP ile CHP ortasında ‘bahar havası’  işte İnönü’nün bu davranışı ile başlamıştı.

Umarım, hastalık üzere bir ‘şer’den sonra siyasette bir sefer daha varlığını hissettirmeye başlayan bu yeni ‘bahar havası’ kalıcılık kazanır.

Şu günlerde karşı taraftan tebrik almayı hak edecek bir üslupla hususa yaklaşıp bende o denli bir umut uyandıranlar siyasi şahsiyetler değil sırf; bu ortada muhalif kalemler ile yorumcuların da daha dikkatli bir lisan kullanmaya başladıklarını fark ediyorum.

Sanki bunda her günkü ağır mesaisi ortasında yazılanları okumak ve yapılan yorumları dinlemek fırsatı bulamamasını olağan karşılamamız gereken Ülke Yöneticisi Erdoğan’ın, karantina sırasında, daha evvel kaçırdığı o fırsatı değerlendirebileceği niyetinin de hissesi var mıdır?

“Ülke Yöneticisi okursa” dikkati…

Bana güya görüş sahiplerinin hassasiyetlerinde o denli bir niyetin hissesi varmış üzere geliyor.

Umarım yanılmıyorumdur.

AK Parti için en makul ve yararlanmak istendiğinde işe yarayabilecek görüşlerle son vakitlerde sadece muhalif medyada karşılaşılıyor. Nelerin neden yanlış gittiğini öğrenmek isteyenler için muhalif kalemlerde çokça materyal var.

Kendisine ve partisine daima övme fırsatı arayan gözlerle bakanların yazıp söylediklerinden hoşlanıyor olsa bile, Ülke Yöneticisi Erdoğan, ‘bahar havası’ eserken sözcüklerini dikkatlice seçen kalemlerin yazdıklarına da keşke göz atsa.

İzlenen iktisat siyasetlerine getirilen tenkitlere kulak verilse ve muhalif literatürden dersler çıkarılsa, bundan en fazla AK Parti ve başkanı Tayyip Erdoğan yararlanacaktır.

Misal mi?

İktisatta herkesin gözü kulağı kurda. “Dolar bugün ne oldu, yarın ne olabilir?” merakında olanlar için okunacak çok bedelli makaleler ve YouTube’da görüntüler var. Muhaliflere ilişkin birden fazla.

2021 Eylül ayında 1 dolar 8.30 TL ediyordu. Bugün 1 dolar 13.60 TL.

Eylül ayında “Aman ha, sakın” diyenler dinlenseydi ekonomimiz bugün farklı bir noktada olurdu.

İnatlaşmanın başlangıcını biraz daha geriye, mesela 1 Eylül 2019’a götürürsek, o gün 1 doların  5.80 TL olduğunu görürüz.

1 Eylül 2019’da 5.80 TL olan 1 dolar, 8 Şubat 2022 gününe -bugüne- 13.60 TL bedeliyle başlayacak.

Ortadaki kayıp hepimize hayat pahalılığı olarak yansıyor, ancak en çok AK Parti’yi olumsuz etkiliyor.

Ülke Yöneticisi Erdoğan her şeyi toz pembe gören ve gösteren yazıları prestij ettiği medyada nasıl olsa okur.

[Bugünkü o tıp bir yazıdan: “Türkiye krize girdi, batıyoruz diye inleyenler var. Bre utanmazlar! Batan ülkede 1 yılda 111 bin şirket kurulur 275 milyar lira meblağında 12 bin 740’la bugüne kadarki en yüksek yatırım teşvik evrakı verilir mi? Bankalarının kârı 1 yılda 92 milyar lirayla rekor seviyeye ulaşır mı? Finans dışı şirketlerin çıkarları üçe dörde katlanır mı? Yıllık büyüme süratimiz %11 ile tarih muharrir mı? Ha, söyleyin!.. / Şu anda bir enflasyon canavarı kaldı ayakta. O da son demlerini yaşıyor. Ülke Yöneticisimız kelam verdi, bu sorun çözülecek dedi. Merak etmeyin kısa müddet sonra o da toprağa gömülecek…” Yazının başlığı da şu: ‘Çok talihliyiz’.]

Okusun bu türlü yazıları da.

Lakin biraz da üniversitelerin bulundukları pozisyonlara gelene kadar çok toz yutmuş iktisat hocalarının yazıp söylediklerini okumayı da ihmal etmese ne kadar uygun olur.

Menderes’in yaşadığı uçak kazası sonrasında başlayan siyasetteki ‘bahar havası’ fazla uzun ömürlü olmamış, birkaç ay sonra karşılıklı atışmalar yine başlamıştı ve iş İsmet İnönü’nün “Bu yolda devam ederseniz sizi ben bile kurtaramam” demesiyle (18 Nisan 1960) çok farklı bir tabana oturmuştu.

Ülkemiz siyasetinde ‘bahar havaları’ fazla uzun ömürlü olmuyor.

*Bu yazı fehmikoru.com adresinden motamot alınmıştır.