Karar müellifi Elif Çakır, 15 Temmuz’da tutuklanan bir erin cezaevinden mektubunu paylaştı: En çok Ülke Yöneticisi Erdoğan’ın, eşi Emine Erdoğan’ın okumasını istiyorum

Karar yazarı Elif Çakır, 15 Temmuz darbe teşebbüsünde tutuklanan ve 15 müebbet ve 3 bin yıl ceza alan bir erin cezaevinden yazdığı mektubu paylaşarak, Ülke Yöneticisi Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ın okumasını istediğini söyledi. 

Çakır’ın aktardığına nazaran Muhammed Hasan Yalım’ın mektubu şöyle:

“Merhaba Elif Abla, size bu satırları hiçliğin geldiği yerden ve bir hiç kimse olarak yazıyorum. Hiç kimse olmanın ne demek olduğunu anlamak ve hatırlamak için 14 adımlık voltam yetiyor. Kendime ‘hiç kimse’ diyorum fakat yanlış anlamayın 15 müebbet artı 3000 yıl ceza aldım. Tahminen bundan anlayabilirsiniz.

Bu olaylarda gariban isen, kimin kimsen yoksa en suçsuzu dahi olsan en yüksek cezayı alıyorsun. Türkiye’de adalet adaletsizliği unutmaktır abla. Ben vatanımı sevdim ve diğer hiçbir şeyi anlamayacak kadar kördüm. Daha 20 yaşına girmemiş biri neyi görebilirdi?

Birinci okul, 5 yıl meslek lisesini okudum, sonra 6 ay endüstride bir mobilya üretiminde çalıştım ve askere geldim. Isparta’da kışlaya birinci girdiğimde öğretilen birinci şey “emret komutanım” oldu, emret kumandanım demek emret öleyim demektir. Biz erdik, konuşmayın rütbedeydik. Eğitimdi, yemin merasimiydi derken 2 ay geçti. Sonra İstanbul Metris Kışlası’na geldim. Birinci günlerimiz eğitim, tabanca tutma, kullanma ve iç hizmetleri kanunlarını ezberlemekle geçti.

O akşam bizi araçlara doldurdular, bir devriye onbaşı bölük kumandan vekiline tekmil verdi o da gidip şarjörler getirdiler ve dağıttılar, lakin bunun dışında hiçbir şey söylenmedi, yolda “bir yerin güvenliğini almaya gideceğimizi” söylediler. Yolda giderken trafik tıkalıydı. Trafik polisi yolu açtı, otomobil kalabalığından sıyrılıp gittik. Aracımız durduğunda İBB yazan binanın önündeydik. Binaya atak olabileceğini muhafazamız gerektiğini söylediler. Biz de beklemeye başladık. Dört gözle bakıyordum kuşkulu kim var diye. Bir süre sonra bölük kumandan vekili ‘benimle gelin’ dedi, gittik. ‘Buradan kimseyi geçirmeyin’ buyruğu verdi. Sonra bir anda ortalık karıştı, bölük kumandan vekili yere ateş etti, artık maksat gözetiyordu. Ne olduğunu anlayamadık. Er arkadaşlarımızın bir kısmı havaya ateş etmeye başladılar. Tüfeğimi sırtıma astım, beni belediyenin yanına çağıran arkadaşımın yanına gittim, orada güvenlik güçlerine teslim oldum. Bizi bir minibüse bindirdiler. Yolda giderken aracımızın etrafı çevrildi, vatandaşlar aramızı sallamaya, camları kırmaya çalıştılar. Polisler “bunlar er bırakın” dedi. Sürücü kalabalığı yarıp gitti. Durduğumuzda bodrum katı üzere bir yere girdik. Ne olduğunu anlayamadık. Bir tane yüzbaşı getirdiler ortamıza eli yüzü, gözü şişti. ‘bize ne olacak’ diye sordum ‘size bir şey olmaz’ dedi.
Gelen yüzümüze tükürüyordu, giden küfrediyordu.

19 Temmuz’da mahkemeye çıktık. Hakim “güvenliğiniz için sizi tutuklamak zorundayım’ dedi. Silivri cezaevine gönderdiler. Bir daha çıkamadım.

Bir yılın sonunda iddianamemiz hazırlandı, FETÖ nedir bilmiyorum, darbe nedir bilmiyorum ben hiçbir şey yapmadım lakin iddianamemde 15 müebbet 3000 yıl ceza istemi yazıyordu. Bu ceza verilmez dedim, ben bir şey yapmadım. Ceza aldım. İstinafta bozulur dediler. İstinaf onayladı.

Yargıtay savcısı belgemizin bozulmasını istedi. Tam iki yıl oldu. O vakitten beri bekliyoruz.

Ben evlenecektim, ablamın Ağustos ayında düğünü vardı, benim onca hayalim vardı. Evleneceğim kız 6 yıldır beni bekliyor. Telefonda konuşurken “değişmedin hiç değil mi diye soruyor”- ona “Eski halim nasıldı ki” diyemiyorum. Annem “ben seni devlete emanet ettim” diyor susuyorum yanıt veremiyorum. Kanun, adalet, hukuk neden var? Ben bu soruların karşılığını altı yıldır veremiyorum. Siz bu sorulara yanıt verebiliyorsanız verin abla. Siz yazdıklarımı okudunuz, gördünüz.”

Çakır, “Siz de okudunuz, gördünüz. 20 yaşında bir er, ’emret komutanım’ hiyerarşisinde ne yapabilirdi? Neye itiraz edebilirdi? Bu gençlere yazık değil mi? Türkiye’de hukuk ve hukuk devleti prensipleri hakim olsaydı er Muhammed Hasan 15 müebbet 3000 yıl ceza alır mıydı? Türkiye’nin hemen hukuka ve hukuk devleti birincilerine dönmesi gerekiyor. Hem de hemen” yorumunu yaptı.